Eskiden gazetelerde mesleğe yeni başlayan çaylaklara verilen fal köşeleri gibi bazı şirket blogları. Kim boşsa o yazıyor. Adet yerini bulsun! Çünkü içerik pazarlamanın gücüne inanmıyorlar, anlamıyorlar, işin kötüsü anlamaya da çalışmıyorlar.
Content Marketing Institute’un B2B’lerde 2015 için tahmini içerik pazarlama harcama oranları yayınlandı. Bu yıl artık “içerik pazarlamayı henüz kullanmayan” diye bir oran göremedik. Muhtemelen %1 gibi olmalı ki, belirtmeye bile gerek görmemişler. Geçen yıl bile hiç içerik pazarlama yapmamış B2B2’lerde oran %10 civarıydı. Bu arada araştırmanın sadece Kuzey Amerika’yı kapsadığını hemen hatırlatalım.
Zira Türkiye olarak bu seviyeye gelebilmemiz kanaatimizce yılları bulacak. Bunu nereden mi biliyoruz?
Çünkü hala Türkiye’de birçok işletmede içerik pazarlama yapmak, şirkette yeni başlayan bir stajyere blog yazdırmak sanılıyor. Biz kendi aramızda markaların ilk mecralaşma çalışmalarını “blog” kod adıyla anıyoruz. Bunu söylerken bazen ciddi bir portalden, üzerinde 1-2 yıl hazırlık yapılmış enikonu bir mecrayı da kast ediyoruz. Ne var ki, markalar bunu bildiğin günlük hikayelerden oluşan blog’lar gibi algılıyor.
“Bizim de blogumuz var”
Kurumsal sitesine bir blog sekmesi ekleyip, wp’den premium tema almayı “ucuz” buldukları için dünya para verip bir yazılımcıya blog teması yaptırıyorlar. Adı blog ya.
E tabii sonra işin zor kısmı başlıyor. Blogu yaptık ama şimdi nasıl dolacak bunun içi? O sırada gözlerine dijital pazarlamada yeni işe başlamış hevesli bir stajyer çarpıyor. “Hah işte verelim elimizdeki bültenleri şu kıza girsin bloga.”
Kızcağız editör olma hevesiyle daha önce basına servis edilmiş bültenleri yıl sırasına göre girmeye başlıyor, tek tek. Bir zaman sonra ortaya epey bir yazı çıkıyor. Hepsi kısa, bazıları eski, bazılarının fotoğrafı yok ama olsun. İyi kötü bir blog var ya. Hevesli kızımız da tabii artık içerik editörü.
Artık “içerik pazarlama yapıyor musunuz?” sorusuna gönül rahatlığıyla “evet” cevabını verebilecekler.
“…… /blog yazsaydınız bizi görürdünüz”
Geçenlerde ünlü ama gerçekten ünlü bir markanın dijital pazarlama müdürü ile sohbetimizde klasik “Neden hala içerik pazarlama yapmıyorsunuz?” sorumu sordum. “ ……. /blog yazsaydınız google’a içerik pazarlama yaptığımızı görürdünüz.” cevabını alınca lafı daha fazla uzatmayıp, kahve almaya gittim.
Sen “Süet ayakkabıya dökülen yoğurt lekesi nasıl temizlenir?” sorusuna cevap verebilir misin Abidin? Adwords’süz olacak ama…