Yemek fotoğraflarıyla her yerde sıkça karşılaşır olduk. Yemek düşkünlerinin, sürekli olarak karşılaştıkları her yemeğin fotoğrafını çekip paylaştıklarını düşünebilirsiniz.
Belki daha önce bunu pek hoş karşılamadığınız da oldu? Ama itiraf edin, gerçek anlamda kaliteli bir yemek fotoğrafı gördüğünüzde, bayılıyorsunuz! İştahınız kabarıyor. Yemek stilistliği ve yemek fotoğrafçılığı, yıllar önce snaplerde ve Instagram’da gördüğünüz, bulanık McDouble fotoğraflarını düşündüğümüzde, günümüze kadar inanılmaz bir yol kat etti. Paylaşımlar artık çok daha kaliteli, çeşitli ve yaratıcı. Bu iş artık bir sanata dönüştü ve günümüzde sosyal medyanın ilerleyişinin devam ettiğini de hesaba katarsak, yemek stilistliği ve yemek fotoğrafçılığı bugünlerde oldukça geçerliliği olan bir yetenek.
YEMEK STİLİSTLİĞİ KİMLER İÇİN ÇOK DEĞERLİ VE NEDEN?
1. Restoranlar
Kesinlikle! Eğer bir restoran sahibi veya yöneticisiyseniz, sunduğunuz yemeklerin görsellerini, stilinizi ve bu görselleri nasıl kullanmanız gerektiğini çok iyi bilmelisiniz.
Kendinize çok güvendiğiniz o yemeğe, ilk ısırıkta aşık olunması için yemeği misafirlere sunmanız gerekiyor. Peki bu duruma hiç şu açıdan yaklaşmayı denenizi mi?
İlk görüşte aşık olmak! Evet, potansiyel müşterilerinizi, doğru bir stil anlayışı ve profesyonel yemek fotoğraflarıyla birlikte, kilometrelerce öteden restoranınıza aşık edebilmeniz mümkün!
Günümüzde insanlar sosyal medyayı, özellikle de Instagram’ı, tıpkı Google gibi bir arama motoruymuş gibi kullanıyorlar. Viral bir yemek görseli yaratabilirseniz, Instagram “Keşftet” sayfası aracılığıyla bir anda binlerce yeni takipçiye ulaşabilmeniz mümkün.
2. Şefler
Şefler için en uygun tanımlardan birisi de, on parmağında on marifet taşıyan uzmanlar olmaları. Şefler, hazır bu kadar yetenekli ve yaratıcıyken, ellerinde yüzlerce reçete ve tarif varken; yemek stilistliğine ve yemek fotoğrafçılığına çok daha yakın olabilirler. CV’lerinde, kişisel marka konumlandırmalarında kendilerini bu sıfatlarla da tanıtabilirler. Böylece; kreatifler, fotoğrafçılar ve diğer şefler arasında, geniş repertuarlarını çok daha etkili bir şekilde sunabilir, isimlerini çok daha fazla insana duyurabilirler.
3. Bloggerlar
Bizler hala bu işin sırlarını araştırırken, birçok blogger; dünyanın bir ucundan diğerine seyahat ediyor, en şık kıyafetleriyle poz veriyor ve tattıkları harika yemeklerin fotoğraflarını bizlerle paylaşıyorlar. Eğer siz de bir bloggersanız, paylaştığınız yemek fotoğraflarında nasıl bir stil kullandığınıza, hatta tüm bu görsellerin oluşturduğu bütünsel algıya dikkat etmelisiniz. Takipçilerinizin ilgisini sürekli canlı tutmak için, seyahat ettiğiniz mekanları en iyi haliyle onlarla paylaşmanız gerekiyor. Bu durum, onlara duyurduğunuz en iyi yemekler için de böyle. Tüm görselliği ve stiliyle oldukça başarılı bir fotoğraf paylaştığınızda, ünlü bir restoranın ilgisini çekmeyeceğini ve bir blogger olarak marka adınıza artı bir değer kazandıramayacağınızı kim söyleyebilir?
4. Fotoğrafçılar
Fotoğrafçılık, durağan, kendini değiştirmeyen bir uğraş değildir. Hatta zamanla, fotoğrafçılığın belirli alt dallarında kendinizi bulabilir ve o alanda uzmanlaşmak isteyebilirsiniz. Diğer yandan, bu farklı dallara yöneldiğinizde, ne tür fotoğraflara yoğunlaşmış olursanız olun, mutlaka yeni şeyler öğreneceksinizdir. Örneğin bir portre fotoğrafçısı olsanız bile, yemek stilistliği konusunda bilgi sahibi olduğunuzda kendinize bambaşka yetenekler eklediğinizi göreceksiniz.
Bu örneği biraz daha somutlaştırmak gerekirse bir ailenin, bir parkta piknik yaparlarken, portre fotoğraflarını çekeceğinizi düşünelim. Evet, bu örnekte odaklanacağınız alan aile olabilir, ama portrelerinizi çekerken fotoğraflardaki yemekler stil olarak başarısızsa, bunun fotoğraflarınızda negatif bir etki uyandıracağı açık. Hatta fotoğrafın tüm estetik algısını düşüreceği de başka bir gerçek. Yemek stili konusunda bilgi kazandığınızda, bunun size sadece yemek stilistliği ile ilgili değil, genel anlamda fotoğrafçılıkla ilgili de farklı kazanımlar getireceğinden emin olabilirsiniz.